top of page

Poulantzas ve Öznenin Hukuki Inşası

Rafael Khachaturian

Çev.: Emek Ilgaz


Nicos Poulantzas, haklı olarak, devlet üzerine düşünen en çığır açıcı Marksist teorisyenlerinden biri olarak görülse de çoğu analiz, onun kapitalist sınıfın hegemonik bloğunun örgütlenmesinde kapitalist devletin göreli özerkliğine ilişkin açıklamasına odaklanma eğilimindedir. Bunun sonucunda, onun devleti teorileştirmesinin eşit öneme sahip bir yönü bazen unutulmaktadır: Devletin, hukuksal kurumların ve ideolojinin yayılması yoluyla egemen sınıfların düzenini bozma ve onları izole etme rolü.


Hukuksal öznelliğin oluşumunda rol alan ideoloji ve disipliner uygulamalara ilişkin hem neo-Althusseryan hem de neo-Foucaultcu yaklaşımlara güncel ilgi göz önünde bulundurulduğunda Poulantzas’ın bu süreci tanımlamasına yeniden bakmaya değer. Özellikle, Poulantzas’ın en bilinen iki eseri Siyasal İktidar ve Toplumsal Sınıflar (1968) ve Devlet, İktidar, Sosyalizm (1978) arasındaki on yılda değişen görüşleri bir soru sormamıza imkân tanır: Poulantzas, bireylerin kapitalist devlet içerisinde hukuki özneler olarak oluşumunun bu güç ilişkilerine meydan okumaya ve bu güç ilişkilerini dönüştürmeye de yardımcı olabileceği olasılığını açıklıyor mu?[1]


Siyasal İktidar ve Toplumsal Sınıflar’da, Poulantzas, kapitalist devletin sınıfsal mücadelelere ilişkin ikili fonksiyonunun “hâkim sınıfları politik olarak bozmak ve aynı zamanda düzenlemek” olduğunu ileri sürdü.[2] Kapitalist devlet hukuki ve ideolojik yapıları sayesinde toplumsallaştırılmış bir üretim biçimine katılan unsurlar olan sosyo-ekonomik ilişkilerini tebaalarından gizler. Bu “izolasyonun etkisi” ile birlikte bu ilişkileri “özel bir parçalanma ve atomizasyon” olarak deneyimlerler.[3] Bu şekilde oluşturulmuş bireylere kapitalist devlet, kamu yararını temsil eden siyasi bir birlik, “halkın/ulusun iradesinin cisimleşmesi” olarak görünür.[4]


Burada atomizasyonun yalnızca bireysel düzeyde bir ideolojik gizem olmadığına dikkat edilmesi önemlidir. Aksine Poulantzas, bu öznelliğin parlamenter temsil ve genel oy hakkı dahil olmak üzere maddi devlet kurumları ve pratikleriyle sürdürüldüğünü açık bir biçimde ifade etmiştir. Bu pratikler ile halk egemenliği ve kolektif iradenin beyanlarıyla birlikte devlet-ulus kolektif bir birliği temsil etmeye başladı.


Bununla birlikte, Devlet, İktidar ve Sosyalizm ile, Poulantzas’ın hukuki-politik düzeye eleştirel yaklaşımı yerini modern Rechtsstaat’ın aşkın unsurları için nitelikli bir desteğe bıraktı. Bir yandan da iki kitabın argümanları arasında bir devamlılık vardır. Devlet, İktidar ve Sosyalizm’de hukuk; baskıcı ve üretken güçleriyle birlikte onu “politik-toplumsal alanın kurucu unsuru” haline getirerek daha da büyük bir önem kazanır.[5] Kapitalist üretim biçiminde hukuk, ideolojinin yeniden yapılanması için baskın söylem olan dinin yerini alır. Kapitalist devlet bağlamında, “soyut, resmi ve evrensel hukuk öznelerin gerçeğidir: hukuki-politik özneleri oluşturan ve özel ile kamusal arasındaki farkı oluşturan (sermayenin hizmetindeki) bilgidir”.[6] Modern kapitalizmin üretken süreçleri ve buna tekabül eden toplumsal işbölümü, hukukun failleri bireyselleştirmesini, onları bir kere daha hukuki-politik özneler olarak oluşturmasını ve halk-ulus-devlet birliği içerisinde yeniden bir araya getirmesini gerektirir.


Ancak Poulantzas, soyut ve genel hukuk normlarının, devlet iktidarının uygulanmasının düzenlenmesini sağlayan bir mekanizma olarak hareket etmesine nasıl izin verdiğine vurgu yaparak bu açıklamayı da değiştirdi. Özellikle kapitalist devlet, sınıf mücadeleleri için bir çeşit tampon görevi gördüğü için “halk mücadelesinin baskın sınıflara empoze ettiği maddi tavizler” yasanın içine işler.[7] Temsili demokrasi ile insan ve yurttaşlık haklarını ezilen sınıfların tarihsel kazanımları olarak gören Poulantzas, bu tavizlerin halk mücadelesi ve direnişinin kapitalist devletin maddeselliğine kazınmasının araçları olduğunu iddia etti. Poulantzas, Rechtsstaat’ın “resmi” ve “soyut” özgürlüklerini tamamen reddetmek yerine bunları halk kitlelerinin zaferleri olarak yorumladı. Bu kazanımların bir sonucu olarak modern hukuk, “iktidarın kullanımının ve devlet aygıtlarının müdahalesinin sınırlarını kurabilir”.[8] Kanunlaştırma ve uygulama arasında sabit bir boşluk kaldığını kabul etse de hâkim sınıfların bu haklarının, devletin maddi yapıları içine yerleştirildikleri sürece gerçek oldukların hususunda da ısrar etti.


Poulantzas’ın 1968 öncesi yazılarındaki, Pashukanis’in hasım burjuva hukuku anlayışına yönelik eleştirisi[9] ve kapitalist devlet tarafından benimsenen istisnai biçimler hakkındaki tartışması dahil olmak üzere, hukuka ilişkin tartışmalara dair diğer unsurları bir kenara bıraktım. Ancak bu kısa değerlendirme bile Poulantzas’ın değişen hukuki özneleştirme ve ideoloji açıklamasının kapitalist devlete karşı (vis-a-vis) halk mücadeleleri için pratik çıkarımları olduğunu ortaya koymaktadır.


Mayıs 1968’den önce yazılan Siyasal İktidar ve Toplumsal Sınıflar’da kapitalist devletin atomize edici etkileri ve göreli özerkliği, devletin sahasında yürütülecek bir mücadele olasılığını dışarıda tutacak kadar yaygındır; yalnızca devletin dışında kalacak devrimci siyasi bir parti, bu yapısal dengesizliğe bir hegemonik denge ağırlığı olarak hareket edebilirdi.


Buna karşılık, Devlet, İktidar ve Sosyalizm’de kapitalist devletin (göreli) geçirgenliği, kolektif hak taleplerinin yalnızca işçi sınıfları tarafından değil aynı zamanda feminist ve ekolojik endişeleri savunan “yeni” toplumsal hareketler tarafından da ilerletilmesine olanak sağlar. Bu dönemde, Poulantzas özellikle (önemli ölçüde dönüştürülmüş) temsili demokrasi kurumlarının ve siyasi partilerin çoğunluğunun, özyönetim kurumları ve halk demokrasisinin yanı sıra sosyalizme başarılı bir geçişin temel unsurları olacağını savundu.[10]


Poulantzas’ın daha sonra biçimsel özgürlüklere ve temsili demokrasiye verdiği desteği göz önünde bulundurduğumuzda, onun düşüncesine göre hukuki öznelerin, kapitalist devletin iç çelişkilerini sömürmek ve böylece ondan tavizler almayı zorlamak için potansiyel olarak hak taleplerini ve hukukun üstünlüğüne itirazları güçlendirebileceği sonucuna varabiliriz. Bu girişimlerin başarısı büyük ölçüde tarihsel konjonktüre ve bu öznelerin kolektif örgütlenmelerinin sınırlarını aşmalarına izin verecek güçler dengesine bağlıdır. Poulantzas, militan halk mücadelelerinin ikameleri olmaktan ziyade bu taktikleri demokratik bir sosyalizmin kurulmasına dönük daha geniş, çoğulcu politik bir stratejinin zorunlu tamamlayıcıları olarak düşündü.


Özgürlüklerin ve temsili kurumların bu şekilde ele alınması, kendi başına bir amaç olarak hukukun üstünlüğünü savunanlar için araçsal görünebilir. Ne var ki, Poulantzas’ın hukuku, kolektif mücadelelerin tarihsel kazanımlarının korunabileceği bir alan olarak ele alması hukuki özneleri, ideolojik gensorunun ve disipliner düzenlemenin pasif nesnelerinden daha fazlasına dönüştürebilir. Poulantzas’ın açıklamasından bir çıkarım yapacak olursak, hukukun üretken karakterinin kapitalist üretim tarzı içerisindeki belirli özne konumlarına dayalı olarak ve diğerlerinin yanı sıra vatandaşlık, milliyet, cinsiyet ve toplumsal statünün belirli kimliklerinin taşıyıcıları olarak hukuki özneler oluşturduğunu görürüz. Devlet tarafından nominal olarak garanti altına alınan (ama çoğunlukla ihmal edilen) kolektif ve evrensel hakları talep eden özneler olarak kapitalist devleti hukuk kurumlarının alanına dahil etmek, hukuki öznelliği geri kazanmanın ve daha eşitlikçi amaçlarla yönünü değiştirmenin etkili bir yolu olabilir.


Orijinal metin “Poulantzas and the Juridical Constitution of the Subject” başlığıyla 29 Ekim 2017 tarihinde Legal Form sitesinde yayımlanmıştır, orijinal metne bağlantı üzerinden erişmeniz mümkündür.


[1] Nicos Poulantzas, Political Power and Social Classes (London: Verso, 1973 [1968]); Nicos Poulantzas, State, Power, Socialism (London: Verso: 1980 [1978]).

[2] Poulantzas, Political Power and Social Classes, 189.

[3] Poulantzas, Political Power and Social Classes, 130.

[4] Poulantzas, Political Power and Social Classes, 133.

[5] Poulantzas, State, Power, Socialism, 83.

[6] Poulantzas, State, Power, Socialism, 89.

[7] Poulantzas, State, Power, Socialism, 84

[8] Poulantzas, State, Power, Socialism, 92.

[9] Bkz. Sonja Buckel, “The Juridical Condensation of the Relations of Forces: Nicos Poulantzas and Law”, Alexander Gallas, Lars Bretthauer, John Kannankulam ve Ingo Stutzle (ed.), Reading Poulantzas (London: Merlin Basım, 2011) 154.

[10] Bkz. “The State and the Transition to Socialism” ve “Interview with Nicos Poulantzas”, James Martin’in (ed.) The Poulantzas Reader: Marxism, Law, and The State (London: Verso, 2008) sırasıyla 334 ve 387.

bottom of page