top of page

Peter Fitzpatrick'i Hatırlamak

Sara Ramshaw, Anastasia Tataryn, Kathleen Birrell

Çev: Yusuf Enes Karataş


Sundhya Pahuja, Profesör Peter Fitzpatrick’in hayatı ve kariyeri üzerine CLT (Critical Legal Thinking) için yazdığı nefis makalesinde [Elveda Peter Fitzpatrick (1 Kasım 1941 - 20 Mayıs 2020)] insanları, Peter’ın 1960’ların sonlarında ve 1970’lerin başlarında Queen’s University Belfast’ta (QUB) Hukuk dersleri verdiği yıllar üzerine daha fazla bir şeyler yazması için teşvik etti. Başka insanlar, özellikle QUB’daki meslektaşları Profesör Abdul Paliwala ve Tom Hadden olmak üzere, Peter’ın QUB’daki yılları hakkında yazmak için daha iyi bir konumda olsalar da benim de paylaşmak istediğim birkaç hikâyem var. Bu hikayeler bana QUB Hukuk Fakültesi’ndeki ilk akademik görevimi aldıktan sonra Peter ve eşi Shelby tarafından anlatıldı. Özellikle, 1970 yılında Hadden tarafından yayın hayatına sokulan siyasi ve kültürel dergi Fortnight üzerinde çalışmak hakkındaki hatıralarını anımsıyorum. İlk sayılara dönüp baktığımda sadece, hem Peter hem de Shelby tarafından yazılmış kültürel makaleler (özellikle kitap incelemeleri) değil, aynı zamanda Peter’ın ‘Strikers and Squatters’ [‘Greve Katılanlar ve Gecekondular’] (9 Ekim 1970, s. 2, s. 12-13.) ve ‘When Will Catholics be the Majority’ [‘Katolikler Ne Zaman Çoğunluk Olacak’] (22 Ocak 1971, s. 9, s. 17.) gibi bazı politik yorumlarını buldum. Peter ve Shelby, Belfast’ta geçirdikleri zaman hakkında pek fazla konuşmasa da (ki bence bu, orada ‘Kuzey İrlanda Sorunu’nu yaşamış herkes için oldukça standart bir durumdur) özellikle bir hikâye aklıma takıldı. Kanadalı/İrlandalı/İngilizlerin hava durumu hakkında konuşma saplantısına uygun bir şekilde sohbet esnasında Peter ve ben bir şekilde kış ve kar konusuna geçtik. Muhtemelen İrlanda’da kar yağışı görülmemesinden ve/veya gençliğimin Kanada kışlarını nasıl özlediğimden yakınıyordum (inanın bana artık bunları özlemiyorum!). Peter, Belfast’a kar yağacağını söyledi. Bunu nasıl biliyordu? Bu tahmininden sonra bir kış şehirde araba sürerken mahalledeki çocuklar tarafından arabasına kartopu yağdırılmasından bahsetti. Bu anı, alışılmadık miktarda kar yağışından değil, kartoplarının kardan daha fazlasını içerebileceğine dair endişesinden dolayı aklına takılmıştı…


Belfast’ta Peter’a ilişkin bir anı daha aklıma geliyor. Eylül 2013’tü ve Eleştirel Hukuk Konferansı (CLC) QUB Hukuk Fakültesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşiyordu. Konferansı birlikte düzenlediğim Yvette Russell, Bal Sokhi-Bulley ve Catherine Turner, Birkbeck Hukuk Fakültesi’nde Peter ile doktora öğrencisiyken yaptığım araştırmaya dayanan kitabım Justice as Improvisation: The Law of the Extempore’un [Doğaçlama Olarak Adalet: Doğaçlama Hukuku] (Routledge, 2013), lansmanını konferansta gizlice ayarlamışlardı. Peter lansmanda konuştu ve normal şartlarda birazcık alışılmadık bir akademik konuya odaklanmayı seçti: çim biçme. Sanırım Old Vicarage’deki çimleri yalnızca iki defa kestim; ilk seferi oldukça iyi hatırlıyorum. Yaz için, ailemin Kanada’da Mazinaw Gölü’ndeki kır evinde olmayı tamamen özlüyordum (ve gerekli el işlerini yapmayı) ve çok sıcak bir yaz gününde çim biçme işini ya Peter ya da Shelby’den devralmayı teklif ettim. İkna etmek zor oldu ancak sanırım sıcaklık sonunda kazandı. Bundan böyle bu aramızda, Peter ile yazışmalarımızı Old Vicarage’deki çimlerin uzunluğu hakkında bir satır ile sonlandırdığımız, yinelenen bir espri oldu. Bu konuşmadaki ima onları ziyaretimin memnuniyetle karşılanacağıydı. Dolayısıyla Peter’a ilişkin bu hatırayı kitabımın lansmanında söyledikleriyle sonlandıracağım: ‘İlk başlarda hiç kimsenin doğaçlama yapmasına ve çimlerim üzerinde hazırlıksız çalışmasına izin vermeyecektim ama direniş boşunaydı. Ve harika bir iş çıkardı. Bu, sadece standart bir ince düzen ölçüsü değil, aynı zamanda ilham verici bir doğaçlama – ve ikisinin bir birleşimini gerektiren – alışılmadık derecede düzensiz bir çim biçmeydi. Ve işte kitabı elinizde tutuyorsunuz…’. Ve işte Peter: mutlak alaycı zekâ kıvraklığı ve istisnai dehası yalnızca duyarlı nezaketi, asaleti ve eşsiz cömertliği ile uyumlu olan Peter (bkz. Sundhya’nın CLT makalesi). Hem kişisel hem de akademik olarak mükemmel bir füzyon olan Peter’ı geri kalan günlerimde içtenlikle hatırlayacak ve fazlasıyla özleyeceğim.


Sara Ramshaw


Hakkında çok fazla konuştuğum bu ‘doktora danışmanı’ kim? 2010’da davetini kabul etmemin (bir görüşmeden sonra bu önde gelen bilim insanı bana basitçe ‘Benimle doktora çalışmalarına devam etmek için gelirsen çok memnun olurum’ dedi) ve Londra’ya taşınmamın – değişen ülkeler, doktora kurumları, vazgeçilen mevcut fonlar – sebebi olan kişi. Beni Sturry’deki tren istasyonundan birçok kez alan ve her zaman sırt çantamı ya da bisikletimi istasyondan Old Vicerage’a taşımak için ısrar eden kişi. Her zaman bu halinin müsebbibinin Shelby olduğundan şüphelendiğim kişi. Okuma grubu seanslarından sonra veya kontrol toplantılarında bana bakıp ‘yemek yedin mi?’ ‘Uyuyor musun’ diye soran kişi. Yazdığım tezi onaylamayarak birçok uykusuz gece geçirmeme neden olan kişi. Hiç kuşkusuz içten bir ilgiyle kız kardeşlerimi soran kişi. (Pek çok) iş başvurumu mutlak bir biçimde destekleyen ve doktora nasıl geçiyor olursa olsun beni her zaman aileden biri gibi, saygı, sevgi ve ilgi dolu bir sıcaklıkla kucaklayan kişi. İşte bu Peter idi. Bu yazıyı geçmiş zaman kullanarak yazmakta zorlanıyorum. Direnmek ve yalnızca şu anda, yani Peter’ın mevcudiyetinde konuşmak istiyorum (yan not: merak ediyorum Baba bize nasıl görünecek? Fitzpatrick’in hayaleti nedir? Bu soruya gülmek üzere bize katılacağına inanıyorum). Peter özendir. Tefekkürdür. Dikkattir (onun doktora öğrencisi olduğunuzda yalnızca gramer üzerine yaptığı titiz yorumlarla bile büyük hayal kırıklığı yaratacak kadar). Merhamettir. Çıldırtıcı derecede gerçek, bütün ve insandır, öyle ki, iletişim bozulduğunda ve işim (yani o zamanlar hayatım) onun beklentilerini karşılamak için yetersiz göründüğünde dahi hayal kırıklığı ve kafa karışıklığıyla birlikte gösterdiği cömertliği ve zarafeti hatırlıyorum. Hal böyle olunca da hiçbir noktada saygı son bulmadı. Peter hiçbir noktada umursamayı bırakmadı. Bunun için onu seviyoruz. Ona yakınlaşıyoruz ki, dünyada böylece var olmuş bu inceliğin bir hatırlatıcısı olarak onun varlığının kucaklaşmasında aynen kalalım. Hatta bu inceliğin, modern üniversitede – şu anda bize ne kadar imkânsız görünse de – mümkün olan incelik olduğunu söylemeye cüret edeceğim. Peter birçok yönden üniversitenin geçmiş bir dönemi olarak gördüğümüz şeyin bir parçasıydı. Ancak ona yakınlaştık çünkü okuma gruplarında yarattığı ve kendisine rehber edindiği bütünlük, titizlik istediğimiz üniversiteydi. Yavaş okuma, katılım ve derin düşünme üniversitesi. Hayatları, tutkuları, hobileri olan gerçek, insani, kusurlu, her şeyiyle bütün insanlardan oluşan bir üniversite. Bir cömertlik üniversitesi. Zaman üniversitesi. Bütünlük üniversitesi. Risklerin ve meydan okumaların üniversitesi. Müzikte, sanatta, şiirde, dansta, ağaçlarda ve hikayelerde ifade edilen güzelliğin ve kreasyonun üniversitesi.


Peter’ın mirası akademik bir sanatçının mirasıdır: tutkulu ve belki de takıntılı ancak hayata anlam katan soruların durmak bilmeyen arayışında daima yaratıcıdır: güç/iktidar, baskı, ötekileştirme, tebdil, iletişim, ihlal, normlar ve mitolojiler. İnsanları birbirine bağlayan ortak faktörler. Ve bize gelince biz de bir şeyle bağlıyız: Peter’ın yokluğuyla yok olmayan, yazdığı metinlerde var olmaya devam eden dünyada var olmanın yoluna. Bizim – Peter’ın eski öğrencilerinin – zamanın ve mekânın ötesinde bir bağ, dostluk hissetmesine neden olan şey hepimizin içindeki fazlalıktır. Biz, onun topluluğu, konuşulmamış metinleriz. Hepimiz onun metninin kopyalarıyız ve Peter’a yakınlaşarak her şeyden sorumlu bir hale geldik. Soruyu araştırmayı sürdürmekten sorumluyuz; işlemezliği ve aporetik doğası gereği bilindiği kadar bilinmeyen bir soru. Sorunun metni, kelimeleri, dilleri farklılık gösterebilir ancak soruyu neyin çevrelediğini biliyoruz: özen, zaman, incelik, merak, yaşama ve dünyaya karşı sorumlu olan ruhun inceliği. Ve bunu Peter aracılığıyla biliyoruz. İşte hakkında çok fazla konuştuğum ‘doktora danışmanı’ bu.


Anastasia Tataryn


Birkbeck, University of London’da 2007 yılından beri doktora adayı olarak Peter Fitzpatrick ile geçirdiğim ilk yıllar ve Avustralya’nın Melbourne şehrine dönmemi izleyen dostluk yılları, hayatı boyunca işini tanımlayan olağanüstü cömertlik, dikkatli düşünme, daimî misafirperverlik ve ender görülen bir nezaket ile doluydu. Minnetle teslim alınan bu özeni şimdi bir bilim insanı, öğretmen, akıl hocası, meslektaş ve arkadaş olarak sorumlu olduğum bir miras olarak görüyorum. Bu sorumluluğu vermek, almak ve yerine getirmek bir sevgi emeğidir. Benim akademik bilgim, Peter’ın engin entelektüel mirasından, özellikle de hukuk ve imparatorluğa, post-kolonyal yasalara, hukuka ve edebiyata ilişkin eleştirel yorumlarından derinden etkilenmiş ve bunlarla zenginleşmiştir. Bunları bir araya getiren çalışmaları common law’un kurgusal unsurlarını, kurucu müphemliğini ve edebi boyutlarını ortaya koydu. Hukuk ve edebiyat gibi bu ‘yakınlaşmalar’ her birini ‘başka türlü olma’ olasılığına açan titreşimli bir ritmi paylaşır. Gelecek nesil bilim insanları için bu ifşaatlar hukuk ve beşerî bilimler bilgisinin ayrılmaz bir entelektüel öncülünü oluşturur. Akademik disiplinler arasında olduğu gibi, hukuk gelenekleri arasındaki karşılaşmalara uygun sömürgeden çekilme pratiklerinin biçimleri Peter’ın bu kurucu müphemliği yorumlaması ile tasavvur edilebilir. Bu açıklamaların ötesinde, çağdaş akademik yaşamın zorunluluklarına rağmen sıcakkanlı kararlılığı, cömert cesareti ve özgürleştirici tavsiyeleri, etrafında topladığı entelektüel topluluğu sarmalayan bir özen etiği sağladı. Dikkat çekici bir titizlik ile bir doktora adayı olarak bilginliğimi ve çok daha fazlasını destekleyen bu özen için inanılmaz derecede minnettarım. Peter olmasaydı bu özenden yoksun olurduk. Ancak onun sevdiği şey bu özendir ve birbirimize özen gösterdikçe onun hatırasında hepimizi ayakta tutacak.


Kathleen Birrell


Orijinal metin, "Remembering Peter Fitzpatrick" başlığıyla 27 Mayıs 2020 tarihinde Critical Legal Thinking sitesinde yayımlanmıştır, orijinal metne bağlantı üzerinden erişmeniz mümkündür.

bottom of page