top of page

Marksist Hukuk Kuramı: Güvenlik

George S. Rigakos

Çev: Furkan Yılmaz


Güvenlik kavramı, yenilenmiş bir kapitalizm eleştirisinde Marksist devlet, hukuk ve ekonomi-politik kuramlarını birbirine bağlamak için kavramsal kaynaklar sunması bakımından önemli etkilere sahiptir.


‘Yahudi Sorunu’nda Marx “güvenlik, sivil toplumun en yüce toplumsal kavramıdır” şeklindeki önemli savı ortaya koyar ve bunun “polis kavramı” olduğunu ekler.[1] Çok yakın zamana kadar, Marksist düşünürler bu beyanı çoğunlukla değerlendirme dışı tuttular, bunun yerine özel mülkiyetin korunmasında polisin ve güvenliğin idarî rolüne[2]; özel güvenliğin tarihsel yükselişine[3] veya yakın zamanlarda yeniden canlanışına[4] ve onun kamu polisliği ile kurumsal ve kaynaşan birleşimine[5]; polis memurunun kapitalist toplumdaki sınıfsal konumuna[6]; ve polisiyenin devlet istihbaratı[7], gerici politikalar[8], ve işçi örgütlenmesi[9] ve siyah direnişini[10] de içeren devrimci hareketlerin içten çökertme ve kriminalizasyon vasıtasıyla[11] baltalanması ile yakın ilişkisine odaklandılar.


Bu eleştiriler, yirminci yüzyılın sonlarında toplumsal ve akademik radikalizmin önemli bir kısmını şekillendirdi ve eleştirel kriminoloji[12], eleştirel ırk teorisi[13] ve ikinci dalga feminizmin[14] gelişmesi ile ilişkilendirildi. Yöneliş içerisinde önemleri inkâr edilmez olsa da, bu tür gündemler kendilerini, güvenlik aygıtı tarafından ceza adaleti reformları olarak ele alınmaya bırakmışlardır. Liberal devlet tarafından en azından retorik olarak benimsenen reformlar, genişleyen gözetim içerisinde bireysel özgürlüğün korunmasını sağlamaya, ırk gözetmeksizin tüm vatandaşlara adil ve tarafsız muameleyi garanti etmeye, kadına karşı şiddete cevaben polisi devreye sokmaya, işçi militanlığına karşılık daha yumuşak bir “istihbarat odaklı polisliğin” geliştirilmesine, genişleyen özel güvenlik sektörünün düzenlenmesine, hatta polisi eski kolonyal öznelerle, toplum odaklı polislik içerisinde devreye sokmaya yönelik girişimleri içerir.


Hayli yakın zamanlarda, radikal eleştirilerin dinî buyruklara dönüşmesi ve buna bağlı olarak eleştirinin "güvenlik istihbaratına”[15] indirgenmesi, Marx'ın burjuva haklarının sınırlarına yönelik genel eleştirisine uygun şekilde, bazı kuramcılar arasında güvenliğin radikal bir şekilde reddini körüklemiştir. Bu reddediş, ya da “anti-güvenlik”[16] taahhüdü, güvenliğin 11 Eylül sonrası dönemin siyasal ikliminde liberal söylemde artan görünüşteki dil uzatılamaz konumundan da kaynaklanmaktadır. Bu, genel bir “güvenlik eleştirisine”[17], “barışçıllaştırma kuramına”[18] doğru kuramsal ve siyasal bir dönüşe ve bir Anti-Güvenlik (“antisec”) Çalışmaları Grubunun[19] oluşumuna yol açmıştır.


Bu eleştiriler, 20. yüzyıldaki muadillerinden iki temel açıdan farklıdırlar. Kuramsal bir başlangıç noktası olarak, bu çağdaş radikal düşünürler Marx’ın güvenliğin üstünlüğüne ilişkin açıklamalarını ciddiye alarak bunu kuramsal ve siyasal bir kınamaya kadar vardırmaktadırlar. Tasarıları radikal güvenlik görüşlerinin gelişimi için alan açmayı amaçlayan bir “Bildiri” içermekteydi.[20] Bu bildiri, güvenliği siyasetin önünde bir tıkanıklık olarak tanımlamakta ve güvenliğin “tehlikeli bir yanılsama” olduğunu, dikkati sömürüden, yabancılaşmadan ve maddi eşitsizlikten başka yöne çektiğini, aynı zamanda inzibat güçleriyle suç ortaklığına teşvik ettiğini belirtmektedir. Güvenliğin aynı anda her yerde olması da bir sorun olarak adlandırılmıştır. Yazarların ileri sürdüğü üzere, güvenlik kendisini her toplumsal soruna aşılar, söylemi sömürgeleştirir ve radikal olmaktan çıkarır: “açlık gıda güvenliğine, emperyalizm enerji güvenliğine, küreselleşme tedarik zinciri güvenliğine” dönüşür ve böyle devam eder. “Güvenlik” bizi devlet rasyonalitesi, şirket çıkarları ve kişisel egoizm dilinin gelişmesi yolunda doğal veya toplumsal olan çözümlere yabancılaştırarak “özünde komünal olan her şeyi burjuvalaştırır”.[21] Neticede “paylaşmak yerine izdiham yaratır birbirimizi ezeriz. Yardım etmek yerine bağımlılıklar yaratırız. Başkalarını doyurmak yerine, açlıktan ölmelerine izin veririz… hepsini güvenlik adına yaparız.”[22] Güvenlik ayrıca fetişize edildiği ve “işçilerin sömürülmesi, yabancılaştırılması ve yoksullaştırılmasında kilit rol oynayan özel bir meta” olduğu için eleştirilmektedir. Güvenlik metası “sadece devrim yoluyla kazanılabilecek olanın yerini tüketim yoluyla doldurmaya çalışmaktadır.”[23] Kısacası, polis bilimini burjuva kriminolojisinin "durgun alanı"[24] olarak görmek ya da “Sol, Ekskalibur'u taşından özgür kılmışçasına, adil yöneten bir otorite tarafından sihirli bir şekilde kınından çıkarılabilecek”[25] daha erdemli bir güvenlik olasılığına tutunmak yerine; bu düşünürler, kapitalist toplumsal düzenin üretimini ve güvenlik yoluyla devam ettirilmesini anlamak için hem disiplin öncesi polis bilimi[26] fikrini hem de bu bilimin barışçıllaştırma pratiklerini merkeze almışlardır.


İkincisi, güvenlik ile Marksist birlikteliğin programlı bir şekilde yeniden yönlendirmesi olarak, bu düşünürler, güvenliğin linguistik ve siyasal gücünü pekiştirirken onu gizlemeye ve şeyleştirmeye hizmet eden birtakım “sahte ikiliklere” meydan okumaktadırlar. Bu ikilikler (1) özgürlük ve güvenlik, (2) kamusal ve özel, (3) “esnek olan” ve “zorlayıcı olan”, (4) “barbarlık” ve “medeniyet”, (5) yerli ve yabancı, (6) 11 Eylül öncesi ve sonrası, ve (7) istisnailik ve normalliği kapsamaktadır. “Bildiri”, Marksist incelemelerin, yalnızca burjuva liberalizminin kuvvetlenmesine yarayan gereksiz dikkat dağıtıcılar olan bu ikilikleri reddetmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Örneğin, özgürlüğe karşı güvenlik ikiliği açısından, burjuva liberalizminin yazarları şunu iddia etmektedirler: “özgürlük güvenliktir ve güvenlik özgürlüktür”. Yönetici sınıf her zaman güvenliğin özgürlüğe karşı zaferini sağlayacaktır çünkü daha başından itibaren “özgürlüğün güvenlikle aynı ağırlıkta olduğu asla düşünülmemiştir. Her zaman özgürlük, güvenlik uğrunadır. Özgürlük her zaman güvenliğin avukatı olmuştur.”[27] Güvenlik ve polisliğin özelleştirilmesine ilişkin epeydir devam eden endişeler hakkında, Anti-Güvenlik Bildirgesi, “hesap verebilirlik, yasal statü, tek tipleştirme veya meşru güç kullanımıyla ilgili hiçbir post-hoc yargı kararının” “kamusal polisle  özel polisin, devlet ordusu ile paralı ordunun, şirket ile hükümet güvenliğinin veya ulusötesi şirketler ile uluslararası ilişkilerin tarihsel birlikte-işlerliği” karşısında çok önemli olmadığı hususunda da nettir. Bunun nedeni şudur: “kamusal alan özel alanın işini görür, sivil toplum devletin işini görür”. Anti-güvenlikçi düşünürler için “bu nedenle sorun ‘özele karşı kamu’ veya ‘devlete karşı sivil toplum’ değil, burjuva şiddetinin bütünlüğü ve barışçıllaştırmanın güvenlik adına hangi araçlarla meşrulaştırıldığıdır”.[28]


Güvenlik eleştirisine yönelik Marksist bir araştırma gündemi olarak, polisin tarihsel oluşumunun izini sürerek ve üretken işçiler yaratma ve onları sömürme[29] yönündeki zorlamanın çağdaş imparatorluklarda ve yerel barışçıllaştırma yöntemlerinde hız kesmeden devam ettiğini savunarak ücretli emek sisteminin yeniden yaratılmasına ve sürdürülmesine özel bir vurgu yapılır.[30] Bu unsurlar, (1) mülksüzleştirmenin, (2) sömürmenin, (3) metalaştırmanın örtüşen katmanları olarak açığa çıkarlar. Müdahale amaçları değişebilir olsa da bu üç katman şunlara yol açmakta ve dayanmaktadır: (a) şiddet ya da şiddet tehditi; (b) kapitalist olmayan geçim ve mübadele biçimlerinin yasal, kurumsal ve kolluk aracılığıyla yok edilmesi ve bastırılması; (c) işçiler arasında pro-kapitalist ekonomik pratiklerin ve normların sürdürülmesi ve ideolojik olarak sağlamlaştırılması için “ahlaki eğitimin” yayılması; ve son olarak (d) bu unsurların herhangi birine yönelik tehditleri güvenlik hâline ve onun desteklediği özel mülkiyet ilişkilerine yönelik tehditler olarak tanımlayan kurumsal ve ideolojik bir güvenlik etiğinin kurulması.[31] Bağlantılı olarak, aynı zamanda güvenlik fetişi ve onun ideolojik aynı anda her yerde olabilirliği ve gücüne meydan okunmuştur. Marksist düşünürler, güvenliğin hem maddi hem de kültürel olarak nasıl satıldığına ve yayıldığına dair “sis kaplı alana” girmeye teşvik edilmişlerdir.[32]


Bu nedenle, “güvenlik hegemonyadır[33] diyebiliriz- ve aynı anda her yerde bulunması, erişimi ve kokteyl partilerinden küresel salgınlara kadar tüm toplumsal etkileşimlerde nihai söz sahibi olarak rolü dikkate alındığında kapitalizmin, temelde “güvenlik tarafından yazılmış zeyil” olduğunu söyleyebiliriz.[34] Güvenliğin tüm kapitalist mekanizma[35] üzerine zeylinin biçimi, günlük üretim, tüketim ve yeniden üretim pratiklerince kanıtlanır, öyle ki bu döngü güvenlik ile doyurulmuştur. Sıklıkla “risk yönetimi” olarak işlevselleştirilen güvenlik, güvenlik taahhüdünü destekleyen ve satan ama yine de tüketicinin ve üreticinin metalaştırma yoluyla modern güven(siz)lik döngüsünü örnekleyen arzusunun yerine getirilmemiş olarak kalmasını zorunlu tutan geniş çaplı bir temsilciler dizisini (muhasebeciler, yöneticiler, avukatlar, pazarlamacılar, güvenlik danışmanları vb.) salıverir. Güvenliğin bu yönünü başka bir yerde şu şekilde özetlemiştim:


  1. Kendimiz de metalaştığımız için meta üretimine yabancılaşmış durumdayız. Metaların üretimi bizlere gizemli gelir ve işlemsel değişim değerlerine görece kullanım değerlerini kaybederler. Bunlar gittikçe güvensizliğe işaret eden “toplumsal hiyeroglifler” hâline gelmektedir.

  2. Güvenlik metasının ve metaların genel olarak kıymet takdiri ve ihtiyatlılaşma süreçleri boyunca iç içe geçmesi, tüm metaları güvenlik içeriğiyle giderek daha fazla doldurmaktadır.

  3. Dünya kapitalist ekonomisi içerisinde metaların kitlesel artışı; güvenlik, metanın içine gömülü ayrımın bir göstergesi hâline geldikçe güvensizliğin kitlesel artışını kolaylaştırmaktadır.

  4. Her yeni ve güncellenmiş meta, önceki metanın yetersizliğine veya demodeliğine işaret ettiği için tüketici kültürümüz, daha fazla güvenliğe erişmenin statü farkının bir göstergesi olduğu yaygın bir güvensizlik üzerine kuruludur.[36]


Güvenlik kavramı ile birliktelik, Marksist devlet kuramı ve hukuk kuramı için umut vaat etmektedir. Güvenlik, ideolojik ve maddi olarak, her ikisini de ekonomi politiğe bağlayan “en yüce toplumsal kavramdır”. Marx, güvenliğin üretken güçlerinde yerelden jeopolitiğe uzanan bir patlamayı öngörememişse de kavramın hukuksal ve siyasal kutsallığını burjuva devletinin kilit taşı olarak kabul etmiştir. Esasında kapitalizm, işçi sınıfının her daim mülksüzleştirilmesi ve sömürülmesi üzerine kurulu oluşundan dolayı güvence(siz) olmaya lanetlenmiştir. Marx, kan ve yağma üzerine kurulu özel mülkiyetin her zaman güvenlik adı altında rasyonelleştirildiğini çok iyi biliyordu. Bu kavramsal anlayış kendi içinde devrimcidir, ancak üretken işçiler yaratmanın motoru olarak kavrandığında ve somutlaştırıldığında, endüstriyel-güvenlik bileşimi, kendisini hem maddi hem de ideolojik olarak "küresel kapitalizmin kaynayan kazanı" olarak, sağladığı üretim fazlası ile beslenirken sistemin devamı için gereken koşulları körükleyerek göstermektedir.[37]


Orijinal metin, "Marxist Legal Theory: Security" başlığıyla 9 Haziran 2020 tarihinde, eş zamanlı olarak, Legal Form: A Form for Marxist Analysis of Law ve Critical Legal Thinking sitelerinde yayımlanmıştır, orijinal metne bağlantılar üzerinden erişmeniz mümkündür.


[1]Karl Marx, “On the Jewish Question” [1843], Robert C. Tucker (ed), The Marx-Engels Reader, 2.baskı (New York: W. W. Norton & Co., 1978) içinde 26, 43’te. Şöyle başlıyor: “toplumun tümünün yalnızca, üyelerinin her birinin kişiliği, hakları ve mülkiyetinin korunmasını garanti altına alma durumunda oluşuna ilişkin” [Karl Marx, Yahudi Sorunu, Sol Yayınları, 1997, çev. Sol Yayınları Yayın Kurulu, s.35].

[2]Steven Spitzer, “The Political Economy of Policing”, David F. Greenberg (ed), Crime and Capitalism: Readings in Marxist Criminology (Palo Alto: Mayfield, 1981) içinde 314; Steven Spitzer ve Andrew T. Scull, “Privatization and Capitalist Development: The Case of the Private Police“, 25 (1977) Social Problems 18.

[3]Stephen R. Couch, “Selling and Reclaiming State Sovereignty: The Case of the Coal and Iron Police“, 11 (1981) Insurgent Sociologist 85; Robert Storch, “The Plague of the Blue Locusts: Police Reform and Popular Resistance in Northern England 1840–1857“, 20 (1975) International Review of Social History 61; Robert Weiss, “The Emergence and Transformation of Private Detective Industrial Policing in the United States, 1850–1940“, 9 (1978) Crime and Social Justice 35.

[4] George S. Rigakos, “The Significance of Economic Trends for the Future of Police and Security”, Jane Richardson (ed), Police and Security: What the Future Holds (Ottawa: Canadian Association of Chiefs of Police, 2000) içinde 176–79; George S. Rigakos, The New Parapolice: Risk Markets and Commodified Social Control (Toronto: University of Toronto Press, 2002); Steven Spitzer, “Security and Control in Capitalist Societies: The Fetishism of Security and the Secret Thereof”, John Lowman, Robert J. Menzies, and Ted S. Palys (eds), Transcarceration: Essays in the Sociology of Social Control (Aldershot: Gower, 1987) içinde 43.

[5] Nigel South, “Private Security, the Division of Policing Labor and the Commercial Compromise of the State”, 6 (1984) Research in Law, Deviance and Social Control 171; George S. Rigakos, “Beyond Public-Private: Toward a New Typology of Policing“, Dennis Cooley (ed), Re-Imagining Policing in Canada (Toronto: University of Toronto Press, 2005) içinde 260. Diğer (Marksist olmayan) araştırmalar “ahbap çavuş ilişkisini kullanan personel hareketinin ve bilgi akışının yanı sıra kamusal ve özel polisliğin kurumsal “bulanıklaşmasına” daha açık şekilde atıfta bulunmuşlardır. Bkz. Clifford D. Shearing ve Philip C. Stenning, “Private Security: Implications for Social Control“, 30 (1983) Social Problems 498; Clifford D. Shearing, “Unrecognized Origins of the New Policing: Linkages between Private and Public Policing“, Marcus Felson ve Ronald V. Clarke (eds), Business and Crime Prevention (Monsey, NY: Criminal Justice Press, 1997) içinde 219.

[6] Robert Reiner, “The Police in the Class Structure“, 5 (1978) British Journal of Law and Society 166; Robert Reiner, The Blue-Coated Worker: A Sociological Study of Police Unionism (New York: Cambridge University Press, 1978); Cyril D. Robinson, “The Deradicalization of the Policeman: A Historical Analysis“, 24 (1978) Crime and Delinquency 129.

[7] M. T. Klare, “Rent-a-Cop: The Private Security Indusry in the U.S.”, L. Cooper ve diğerleri(ed.), The Iron Fist and the Velvet Glove: An Analysis of the U.S. Police (Berkeley: Center for Research on Criminal Justice, 1977) içinde 104.

[8] Bruce C. Johnson, “Taking Care of Labor: The Police in American Politics“, 3 (1976) Theory and Society 89.

[9] Sidney L. Harring ve Lorraine McMullin, “The Buffalo Police 1872-1900: Labour Unrest, Political Power and the Creation of the Police Institution“, 5 (1975) Crime and Social Justice 5; Lorne Browne and Caroline Brown, An Unauthorized History of the RCMP, 2. Baskı (Toronto: James Lewis & Samuel, 1978).

[10]Nelson Blackstock, COINTELPRO: The FBI’s Secret War on Political Freedom (New York: Vintage Books, 1976).

[11] Steven Spitzer, “Toward a Marxian Theory of Deviance“, 22 (1975) Social Problems 638.

[12]Ian Taylor, Paul Walton, ve Jock Young, The New Criminology: For a Social Theory of Deviance (London: Routledge, 1973).

[13] Derrick Bell, Race, Racism, and American Law (Boston: Little, Brown, 1973).

[14] Betty Friedan, The Feminine Mystique (New York: Norton, 1974 [1963]).

[15]George Rigakos, Security/Capital: A General Theory of Pacification (Edinburgh: Edinburgh University Press, 2016), 100.

[16]Mark Neocleous and George S. Rigakos, “Anti-Security: A Declaration“, in Mark Neocleous and George S. Rigakos (eds), Anti-Security (Ottawa: Red Quill Books, 2011), 15–21. [Bildirinin Türkçe çevirisi için bkz. http://baslangicdergi.org/anti-guvenlik-bir-bildiri-mark-neocleous-ve-george-rigakos/]

[17]Mark Neocleous, Critique of Security (Edinburgh: Edinburgh University Press, 2008) [Mark Neocleous, Güvenliğin Eleştirisi, Nota Bene Yayınları, 2014, çev. Tonguç Ok]; Mark Neocleous, “Against Security“, 100 (2000) Radical Philosophy 7.

[18]Mark Neocleous, “Security as Pacification”, Mark Neocleous ve George Rigakos (ed.), Anti-Security Ottawa: Red Quill Books, 2011) içinde 23; Mark Neocleous, George S. Rigakos, ve Tyler Wall, “On Pacification: Introduction to the Special Issue“, 9 (2013) Socialist Studies 1; Mark Neocleous, “The Dream of Pacification: Accumulation, Class War, and the Hunt“, 9 (2013) Socialist Studies 7. [M. Neocleous, Barışçıllaştırma Rüyası: Birikim, Sınıf Savaşı ve Av, Ayrıntı Dergi, Kasım/Aralık 2013 S. 1, 2013, çev. Abdurrahman Aydın] Daha fazlası için bkz. Rigakos, Security/Capital.

[19] Düşünürlerin, öğrencilerin ve aktivistlerin bu dağınık bağlılığı seminerlere, panellere ve atölyelere ev sahipliği yapıyor ve genel bir güvenlik eleştirisinin gündemini tematik olarak pekiştirmek üzere bir dizi düzenlenmiş çalışma ve özel armağan üretmiş bulunuyor. Esasında üyelerinin siyasal yönelimlerinin çeşitli olduğunu söylemeye gerek dahi yok. Burada “antisec” etiketini kullanmışsam da, bu, hem kötü amaçlı yazılımları yayan hem de çözümlerini satan parazitik bilgisayar güvenlik şirketlerini istikrarsızlaştırmaya adanmış bir hacktivist topluluk olan “Anonymous” antisec grubu ile karıştırılmamalıdır.

[20] Neocleous ve Rigakos, “Declaration”. Fransızca ve Türkçe çeviriler için, bkz., sırasıyla, “Anti-sécurité: une déclaration“, çev. Memphis Krickeberg, 77 (2016) Vacarme 52; ve “Anti-Güvenlik: Bir Bildiri“, Başlangıç (7 Nisan 2015).

[21] Neocleous ve Rigakos, “Declaration”, s. 20. [Neocleous ve Rigakos, “Anti-Güvenlik: Bir Bildiri”].

[22] Neocleous ve Rigakos, “Declaration”, s. 20. [Neocleous ve Rigakos, “Anti-Güvenlik: Bir Bildiri”].

[23] Neocleous ve Rigakos, “Declaration”, s. 21. [Neocleous ve Rigakos, “Anti-Güvenlik: Bir Bildiri”].

[24] Mark Neocleous, “Theoretical Foundations of the ‘New Police Science’, “Markus D. Dubber ve Mariana Valverde (ed.), The New Police Science: Police Power in Domestic and International Governance (Stanford: Stanford University Press, 2006) içinde 17.

[25] Rigakos, Security/Capital, 99.

[26] George Rigakos ve diğerleri(ed.), A General Police System: Political Economy and Security in the Age of Enlightenment (Ottawa: Red Quill Books, 2009).

[27] Neocleous and Rigakos, “Declaration”, 16 (orijinal vurgu).[Neocleous ve Rigakos, “Anti-Güvenlik: Bir Bildiri”]

[28] George Rigakos, “‘To Extend the Scope of Productive Labour’: Pacification as a Police Project”, George Rigakos ve Mark Neocleous (eds), Anti-Security (Ottawa: Red Quill Books, 2011) içinde 57.

[29] Mark Neocleous, The Fabrication of Social Order: A Critical Theory of Police Power (London: Pluto Press, 2000). [Toplumsal Düzenin İnşası: Polis Erkinin Eleştirel Teorisi, h2o Kitap, 2012, çev. Ahmet Bekmen]

[30] Mark Neocleous, The Fabrication of Social Order: A Critical Theory of Police Power (London: Pluto Press, 2000). [Toplumsal Düzenin İnşası: Polis Erkinin Eleştirel Teorisi, h2o Kitap, 2012, çev. Ahmet Bekmen]

[31] Rigakos, Security/Capital, 27.

[32] Spitzer, “Security and Control in Capitalist Societies”.

[33] Rigakos, Security/Capital, 102 (orijinal vurgu).

[34] Rigakos, Security/Capital, 99

[35] Tartışma daha da ileri gider. İdeoloji (Althusser) ve hegemonya (Gramsci) hususları güvenlik merkeze alınmaksızın düşüncesizce değerlendirilmiştir.  Bkz. Louis Althusser, “Ideology and Ideological State Apparatuses (Notes Toward an Investigation)“, çev. Ben Brewster, Louis Althusser, Lenin and Philosophy and Other Essays (New York: Monthly Review Press, 1971), içinde 127 [Louis Althusser, İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları, İthaki, 2014, çev. Alp Tümertekin]; Antonio Gramsci, Selections from Prison Notebooks, ed. ve çev. Geoffrey N. Smith ve Quintin Hoare (London: New Left Books, 1971) [Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri I, Kalkedon, çev. Ekrem Ekici, Hapishane Defterleri II-III-IV, Kalkedon, çev. Barış Baysal/Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri Seçmeler, Sol Yayınları, 2016, çev. Kenan Somer]. Ayrıca bkz. Rigakos, Security/Capital, 97–99.

[36]Rigakos, Security/Capital, 87–88.

[37]Rigakos, Security/Capital, 123.

bottom of page