Hans-Georg Gadamer: Hermeneutik
Tanzil Chowdhury
Çev.: Furkan Yılmaz
Hermeneutik, metinlerin yorumlanmasına öncelik veren yorum felsefesiyle ilgilenir. Kökenleri esasında Antik Yunan’da yatıyor olsa da, “yorumlama yöntemlerinin formülasyonundaki ilerlemeler Reform’u ve Kilise'nin İncil'i yorumlama otoritesine yönelik saldırıyı beklemek zorundaydı”.[1] Bu nedenle, hermeneutik, özellikle kutsal metinlerin yorumlanmasıyla ilgilenen bir teoloji dalıyken o andan itibaren sözel (konuşma) ve sözel olmayan (davranış) ifadelerin yorumlanmasını da kapsayacak şekilde metinsel yorumlamanın ötesine geçti.
Gadamerci hermeneutiğin hukuki yorumda kullanımı gayet net bir şekilde kanıtlanmıştır. Gadamer, gerçekten de hukuku, otoriter (özellikle burada yasamaya ilişkin) bir niyet (düz anlam kuralı, yaramazlık kuralı veya altın kural[2]) belirlemeye yönelik metodolojik varyasyonların ötesine geçen Post-Romantik yorumunu geliştirmede “emsal bir önem”e sahip kabul etti. Önemle belirtmek gerekir ki, Heidegger’in entelektüel mirasçılarından biri olarak Gadamer’in hermeneutiği ustasınınkine benzer bir yol izledi.[3] Örneğin, Heidegger'in dünyadaki pratik var oluşumuzu vurgulayan ve somut durumumuzu bilgi modu olarak tanımlayan phronesis kavramı gibi, Gadamer de kaçınılmaz yerleşikliğimizi aşabilen bir yorum tarzı olasılığını reddederek benzer şekilde bu “atılmışlık” (geworfenheit) kavramını kullandı. İlaveten daha sonra Ufukların Kaynaşması şeklinde açıklayacağı söyleşimsel yaklaşımı fazlasıyla Heideggercidir. Bu nedenle Gadamer zamansız bir hermeneutik yöntemden bahsetme girişimine direnmiş ve yorum tarzının koşullarını tanımlayarak daha çok ilgi çekmiştir.
Gadamer, “anlama[nın], esasen, tarihten etkilenen bir olay” olduğunu belirtti.[4] Bu nedenle, hukuki metinlerin nesnel, tarafsız veya değer içermeyen okumalarını reddetti, bunun yerine öznelerarası anlam veya Verständigung için gereken koşulların ne olduğunu açıkladı. Bunlar üç şekilde anlaşılabilir; söz konusu yorum “ontolojik, diyalektik ve eleştireldir”.[5]
Yorumun ontolojikliği, Gadamer'in, gerçeğin büyük ölçüde herhangi bir yöntemden bağımsız olduğu ve aslında yorumlayıcı varlıklar olduğumuz şeklindeki iddiasından kaynaklanır. Gadamer işte tam bu noktada, Heidegger'in “Dasein’ın ön-yapısı olarak dünyadaki varoluş”umuzun tarihsel gerçekliğini benimsemiştir:
“Bağlamları bizi şekillendiren ve hayal gücümüzü ve de dolayısıyla seçeneklerimizi sınırlayan bir dünyaya atılmış durumdayız. Mutlak varlığımız bir tür geçmişimizi yorumlama sürecidir, bu geçmiş bize yansıtılmış ve biz de cevap vermişizdir… var oluşun nasıl anlaşılacağı değil anlamanın nasıl var oluş olduğudur… yorum; metin ve yorumcusu arasındaki ortak etkileşim zeminidir ve bunlardan her biri kendi varlığını oluşturur… yorumcu ve metin, birbirine bir varlık meselesi olarak ayrılmaz şekilde bağlıdır”.[6]
Kabaca söylemek gerekirse yorum, kişinin “yaptığı” bir şey değil, daha çok kişinin “olduğu” bir şeydir. Bu nedenle, tıpkı Romantiklerin yaptığı gibi, değişken yorumlama yöntemlerinden bahsedilmesi esas noktanın gözden kaçmasına yol açmıştır. Mesela Kartezyen izleyicinin tabula rasa’sının veya Kant'ın transandantal kavramlarının aksine, kişinin bir metni anlamasını şekillendiren, “belirli bir bakış noktasından görülebilen her şeyi içeren görüş alanı” yani kişinin ufkudur.[7] Bu, Gadamer’in etki tarihi dediği şeyle ilgilidir.[8] Varoluşumuz doğası gereği bağlamsal olduğundan, “içine atıldığımız” dünyanın geleneklerini anlama yansıtırız. Böylece kişi, bu yerleşikliğin farkındalığı ölçüsünde “etkili bir tarihsel bilince” sahip olur. Dolayısıyla anlama, “zamanın, kendini gösteren şeyi aydınlatarak anlamaya yardımcı olan gelenek ve göreneğin üretken olasılığı olduğu” bir geçiciliğe bağlıdır.[9] Bu nedenle, “Gadamerci bir yargıç”, zorunlu olarak içine daldığı ve dolayısıyla onun tarafından inşa edilen içkin bir etkili tarih tarafından tanımlanacak ve şekillendirilecektir.
Yorumun diyalektik oluşu, yorumcunun ufku ile (hukuki) metin arasında boş yere koşuşturmasını ifade eder. Anlam, metinden (yazarın niyet iddiaları gibi) kendiliğinden ortaya çıkmaz, aksine katılım gerektirir.[10] Metnin araştırılması ve içine daha fazla girilmesi, yorumcunun kendi ufkunu zorlar.[11] Esasında, “metinle ve açıklıkla yüzleşme, metnin vurguladığı önyargıları ortaya çıkarma, bunlara meydan okuma ve eleştirme istekliliğidir. Bu açıklık; dinlemeyi ve ayrıca hatayı kabul etme istekliliğiyle diyalektik yoldan elde edilir”.[12] Dahası, “bu sınamanın önemli bir kısmı geçmişle karşılaşmada ve geldiğimiz geleneği anlamada gerçekleşir”.[13] Metinle diyalektik süreç, sonunda, yorumcuların etkili tarihlerinin ürettiği önyargılarının açığa çıkarıldığı ve sorgulandığı bir Ufukların Kaynaşmasıyla sonuçlanacaktır – metnin olduğu kadar, yorumcunun etkili tarihine ve metnin varsayımlarına iç gözlemi teşvik eder. İletişim yoluyla bir tür sentez gerçekleştirilir. Bu nedenle, hukuki yorumun standart uygulamasında hermeneutik söyleşimsel bir süreçtir.[14] Hâkim, hukuki bir metnin yazarının birtakım mistik, psikolojik niyetlerini ortaya çıkarmaya çalışmak “yerine gerçek değerine ulaşmak için metnin varsayımlarına meydan okur ve onları sorgular. Benzer şekilde, yorumcu kendi önyargılarını metinden gelen sorulara ve meydan okumalara açarak riske atar”.[15]
Yorumun eleştirel oluşu; “yorumcunun, ön-varsayımları zaman içinde zayıflatılabilen veya sarsılabilen metni sorgulamasıdır. Buna karşılık, yorumcu; gerçeği arayanları, engelleyici, yanlış olanlardan ayırmaya yarayan kendi ön-anlamalarını yeniden değerlendirmek için deneyimi kullanılır”.[16] Dolayısıyla hukuk metinlerinin anlamı statik değil dinamiktir. Hermeneutik, hukuki metnin içine gömülü önyargıları, yargısal yorumcunun benzer önyargılarıyla çarpıştırarak karşı karşıya getirir. Gadamerci hermeneutik, bu nedenle, “yerleşik teamülden sapmalar” denen şeyin daha sağlam bir açıklamasını sağlayabilir. Örneğin, ABD Yüksek Mahkemesi’nin ırklara göre ayrılmış okulları anayasaya aykırı ilan ettiği Brown v. Topeka Eğitim Kurulu davası[17], her iki davanın da 14. Değişiklik’teki Eşit Koruma Maddesinin farklı yorumlayıcı okumalarına dayandığı daha önceki Plessy v. Ferguson davasının[18] devlet destekli ayrımını bozdu. Nitekim kanun metninin (hem değişikliğin hem de içtihadın) önyargılarıyla yüzleşirken, Yargıç Warren’ın bir Yargıçlar toplantısı düzenlediği ve Plessy emsalinin sürdürülmesinin Afrikalı-Amerikalılara yönelik aşağılık inancı sürdürmek olduğunu söylediği belgelendi. Bu nedenle, bu tür çabalar, yanlış konumlandırılmış transandantal anlam iddiasına dayanan Romantik Hermeneutik için sorunlu bir şekilde, hermeneutiğin eleştirel kapsamının altını oydu. Doğrusu yazar, yalnızca metnin ilk okuyucusudur. Tartışmalı bir şekilde, Brown'da Romantikler için verilen karar “yargısal aktivizm”den başka bir şey olarak değerlendirilemezdi.
Gadamer'den önce, (doğa bilimlerini taklit etmeye çalışan) hermeneutik her yerde ve her zaman aynı olan bir anlama atıfta bulunarak metinlerin doğruluğunu belirlemeye çalıştı. Oysa Gadamer, sadece böylesi transandantal bir anlamın bizi aştığını değil, aynı zamanda zorunlu yerleşikliğimizin doğru soruyu da sormadığını fark etti - yorumun koşulları nelerdi? Özellikle hukuk açısından, yargılamanın (kurgusal bir beyan girişiminden ziyade) yorumlayıcı olduğu[19] düşüncesinin yaygınlaştırılmasıyla Gadamer'in hukuki yorumlamadaki faydası, akademisyenler arasında farklılık gösterdi, bazıları onun hermeneutik anlamayı örneklediğini söyledi[20], bazıları daha sessiz kaldı,[21] bazıları bu teorinin potansiyelini henüz açığa çıkarmadığımızı öne sürerken[22] diğerleri, diğer teorilerin sınırlamalarını ortadan kaldıran hukuki yorumla ilgili dürüst bir açıklama sunmadığını belirtti.[23] Bununla birlikte en önemlisi, geleneklerimizin anlamamızı şekillendirdiği başlangıçtaki atılmışlığımızı (“etkin tarihsel bilinç”imizi) tanımamak, Gadamer'in Aydınlanma düşüncesinin “önyargıya karşı önyargı” olarak adlandırdığı şeyi gösterir.
Orijinal metin, ‘Hans-Georg Gadamer: Hermeneutics’ başlığıyla 17 Haziran 2016 tarihinde Critical Legal Thinking sitesinde yayımlanmıştır, orijinal metne bağlantı üzerinden erişmeniz mümkündür.
[1] Georgia Warnke, Hermeneutics, Tradition and Reason (Polity Press, 1987) s. 7.
[2]İngiliz Mahkemeleri’nde geleneksel olarak kabul edilen yorum kuralları. Düz anlam kuralı, lafzi yoruma tekabül eder. Yaramazlık kuralı hâkime geniş bir takdir yetkisi verir, uygulaması sınırlıdır ve yasa koyucunun niyetini anlamaya yöneliktir. Altın kural ise lafzi yorumun açıkça bir saçmalığa veya kamu politikası ilkelerine aykırı bir sonuca yol açması durumunda kullanılır. (ç.n.)
[3]Gadamer, Heidegger’e ücretsiz asistanlık yapmıştı.
[4]Hans-Georg Gadamer, Truth and Method, (çev.: Joel Weinheimer ve Donald G. Marshall, 2. Baskı, Continuum Publishing Group 2004) s. 300.
[5]William N. Eskridge Jr. ‘Gadamer/ Statutory Interpretation’ (1990) 3832 Yale Law School Faculty Scholarship Series, s. 614.
[6]William N. Eskridge Jr. ‘Gadamer/ Statutory Interpretation’ (1990) 3832 Yale Law School Faculty Scholarship Series, s. 614.
[7]Hans-Georg Gadamer, Truth and Method, (çev.: Joel Weinheimer ve Donald G. Marshall, 2. Baskı, Continuum Publishing Group 2004) s. 301.
[8]Hans-Georg Gadamer, Truth and Method, (çev.: Joel Weinheimer ve Donald G. Marshall, 2. Baskı, Continuum Publishing Group 2004) ss. 299–300.
[9]Paul Regan ‘Hans-Georg Gadamer’s Philosophical Hermeneutics: Concepts of Reading, Understanding and Interpretation’ (2012) 4, 2 Meta: Research in Hermeneutics, Phenomenology, and Practical Philosophy, s. 300.
[10]Georgia Warnke, Hermeneutics, Tradition and Reason (Polity Press, 1987) s. 65.
[11]Brad Sherman, ‘Hermeneutics in Law’ (1988) 51 Modern Law Review, s. 390.
[12]Brad Sherman, ‘Hermeneutics in Law’ (1988) 51 Modern Law Review, s. 393.
[13]Hans-Georg Gadamer, Truth and Method, (çev.: Joel Weinheimer ve Donald G. Marshall, 2. Baskı, Continuum Publishing Group 2004) s. 306.
[14]Hans-Georg Gadamer, Truth and Method, (çev.: Joel Weinheimer ve Donald G. Marshall, 2. Baskı, Continuum Publishing Group 2004) ss. 362–369.
[15]William N Eskridge Jr. ‘Gadamer/ Statutory Interpretation’ (1990) 3832 Yale Law School Faculty Scholarship Series, s. 623.
[16]William N Eskridge Jr. ‘Gadamer/ Statutory Interpretation’ (1990) 3832 Yale Law School Faculty Scholarship Series, s. 614.
[17]347 U.S. 483.
[18]163 U.S. 537.
[19]Rosemary Coombe ‘Same As It Ever Was: Rethinking the Politics of Legal Interpretation’ (1989) 34 McGill Law Journal, s. 603.
[20]Francis Joseph Mootz, ‘Hermeneutics and Law’ Niall Keane ve Chris Law (ed.) The Blackwell Companion to Hermeneutics (Wiley & Sons, 2016) içinde, s. 595.
[21]Brad Sherman, ‘Hermeneutics in Law’ (1988) 51 Modern Law Review, 395.
[22]Francis Mootz, ‘Gadamer’s Rhetorical Conception of Hermeneutics as the Key to Developing a Critical Hermeneutics (2008) SSRN Electronic Journal, s. 1.
[23]Ayrıca bkz. Eskridge (n 325) 609–681; George Wright, ‘On a General Theory of Interpretation: The Betti-Gadamer Dispute in Legal Hermeneutics’ (1987) 32, 1 American Journal of Jurisprudence, s. 191.